Şehit edebiyatı güzel de...

Türkgün Gazetesi yazarı Orhan Karataş "Şehit edebiyatı, kirli iş birliğini örtmez" başlığı ile bir köşe yazısı yayımladı.

Şehit edebiyatı güzel de...

Orhan Karataş'ın Türkgün Gazetesinde yayınlanan köşe yazısı şu şekilde;

"Çubuk’ta şehidimizin cenazesinde meydana gelen olayın kasıtlı biçimde başka yerlere çekilmek ve CHP’nin kirli sicilinin üzerine örtülmek istendiğini ibretle izliyoruz. Özellikle sol medyanın büyük bir telaşla olayı köpürtmeye ve buradan bir mağduriyet çıkararak, PKK uzantısı ile kurulan kirli ittifakı unutturmaya çabalaması dikkatlerden kaçmıyor.

OLAYI YATIŞTIRANLARI UNUTTULAR

Günlerdir aynı ezberi tekrarlıyor, olayın organize olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun linç edilmesi için planlar yapıldığını iddia ediyorlar. Organize linç girişiminin ardında karanlık güçler varmış. Bir an için bu söylenenlerin doğru olduğunu düşünelim. Eğer orada organize bir linç girişimi varsa, bunu engelleyen, etkisizleştiren ve boşa çıkaranları nereye koyuyorsunuz? Her ne kadar bunların söylenmesinden ve yazılmasından çok rahatsız olsalar da, CHP kimliği ile orada bulananların bir anda buharlaşıp Kılıçdaroğlu’nu yalnız bıraktıkları, artık bir sır değildir. Kılıçdaroğlu’nun etrafında çember oluşturan, koruyan, güven içinde geri dönmesini sağlayanlar ve dolayısı ile iddia edilen linç girişimini boşa çıkarıp etkisizleştirenler, başta MHP Çubuk Teşkilatı ve Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya olmak üzere, bütün devlet erkanı ve güvenlik güçlerimizdir. Buna rağmen, bugüne kadar Kemal Kılıçdaroğlu ve herhangi bir CHP’liden bu gerçeği dile getiren, bırakın teşekkür etmeyi, en azından hakkı teslim eden birini duydunuz mu?

NAMUSLUCA BU SORUNUN CEVABINI VERİN

Gelelim karanlık güçler meselesine. Kimdir bu karanlık güçler? Ne yapmaya çalışıyorlar? Bu karanlık güçlerin başarılı olmaları halinde bundan kim, nasıl bir fayda sağlayacak? Bir parti genel başkanının linç edilmesi ülkenin karışmasından, büyük bir kaos oluşmasından başka bir sonuç doğurmayacağına göre, bunu kim istemiş olabilir? Böyle bir durumda en fazla zor durumda kalıp, her anlamda bedel ödeyecek olan, özellikle ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyan parti veya partiler değil midir? Cumhur İttifakı'nın ısrarla hedefe konulmak istenmesi, sosyal medyadan bir linç kampanyası başlatılması bir tesadüf müdür? Bu sorulara akıl ve mantık içinde verilecek cevap, eğer varsa karanlık güçlerin kime ve kimlere fayda sağlamaya çalıştığını da belgeliyor. Kaldı ki, ülkemizi karıştırmak, milletimizi çatıştırmak ve bölmek için sistematik bir çaba olduğu bilinmeyen bir şey değildir. Kendilerini gizleme gereği dahi duymadan tehdit ediyorlar. ABD Başkanı'ndan gelen açıklamaları duymadınız mı? FETÖ’nün hangi tezgahları kurduğu, ülkede bir kaos ortamı oluşturmak için neler yaptığı ayrıntıları ile ortaya çıkmadı mı? Peki, bütün bunlar şu anda iş başında olan iktidarın ömrünü uzatmak için mi, yoksa sonunu getirmek için mi planlanıyor? Daha net bir şekilde soralım:Bu ülke ve milletle meselesi olan içeride ve dışarıda her kim varsa, Cumhur İttifakı'nın kaybetmesi için elinden geleni yapmasını, bu karanlık odakların içine koyuyor musunuz? Bu karanlık güçlerin başarılı olması durumunda, siyasi olarak fayda sağlayan zillet mi, cumhur mu olurdu? Hadi, çıkın namusluca bu sorunun cevabını verin.

İLK DEFA OLMUYOR

Aklımızla alay etmeyi bırakın. Orta yerde tartışılmayacak kadar kesin gerçekler var. Şehit cenazelerinde siyasilere yapılan protesto ve saldırılar ilk defa yaşanmıyor. Daha önce de defalarca bu tür şeylere şahit olduk. Hepsini burada sıralayacak değiliz.Hükümet üyelerine veya iktidar mensuplarına bu tür protestolar ve saldırılar olunca, neredeyse bayram eden, manşetler atan ve alkışlayan CHP ve avanesi, sıra kendilerine gelince birden bire karanlık güçleri, organize işleri hatırladılar. CHP öncelikle, kendi durumunu gözden geçirmeli ve bu tür ağır protestolara neden maruz kaldıklarını görmeli ve anlamalıdır. Bu ortama nasıl zemin hazırlandığını hiç konuşmayacak mıyız?

EDEBİYAT GÜZEL DE

Kılıçdaroğlu’nun, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı dikkatle dinledim. Şehitler ve tören için söyledikleri güzel değerlendirmeler de, CHP’nin sicilini nereye koyacağız? Hepimizin şehidi dediğiniz o kahramanımıza kurşun sıkanlarla yaptığınız kirli iş birliğini, PYD’yi terör örgütü görmeyip, Selahattin Demirtaş’a yapılan güzellemeleri bu değerlendirmelerin neresine sığdıracağız? HDP’den gelen ihanet açıklamalarına sessiz kalıp, şehit edebiyatı yapmanız ne kadar inandırıcı olabilir? Siz o şehit cenazesine giderken, aynı saatlerde İstanbul İl Başkanı'nızın bir televizyon kanalında şehitleri rencide eden değerlendirmelerini ve bunun parti görüşlerine aykırı olmadığını ilan etmesini nasıl anlatacağız? Grup konuşmasında her şeyi söylediniz, elinizdeki çuvaldızı herkese sapladınız da, iğneyi de biraz kendinize çevirseniz, aslında her şey daha netleşecek.

KİME FAYDA SAĞLADI?

Bir provokasyon var mıdır, organize bir girişim olmuş mudur? Varsa mutlaka ortaya çıkarılmalı, organizasyonu kimin ve hangi maksat için yaptığı ifşa edilmelidir. Devletin güvenlik birimleri, ülkenin İçişleri Bakanı böyle bir şey olmadığını söylüyor. Biz sadece, hiç değişmeyen şu altın kuralı hatırlatıyoruz: Bir olaydan en büyük faydayı kim sağlıyor, en büyük çıkarı kim elde ediyorsa, faili orada aramak lazımdır. Ve son soru: Çubuk’daki olaydan en büyük siyasi faydayı kim sağlıyor ve bu faydayı daha da ileri götürmek için çırpınıyor?"

Güncelleme Tarihi: 01 Mayıs 2019, 14:47
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner19

banner101

banner25

banner26

banner104

banner34

banner17

banner22

banner18

banner20

banner102

banner30