Memlekette geçim darlığı var

Meral Akşener: "Yüksekova'daki gençle, Eskişehir'deki genç aynı dertle dertleniyor. Doğu, batı, büyük, küçük şehir farkı kalmamış. Kütahya'da 'et alıyor musunuz' dediğimde nasıl kızdı bana bir adam biliyor musunuz; 'ne eti abla' diye cevap verdi. Kimse farkında değil, gerçekten iş gıda bulma problemine kadar gidiyor."

Memlekette geçim darlığı var
banner127

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akşener esnaf ziyaretlerini örnek göstererek yaptığı açıklamada, "Bir dükkana giriyorum ben 'Ben iktidar partisini yermeye, kendi partimi övmeye gelmedim. Derdiniz nedir, önerilerinizi bu haftaki grup konuşmama koyacağım' diyorum. Biz orada iktidara küfür ettirmiyoruz. Sayın Erdoğan'ın başında bulunduğu iktidar partisi gitsin diye bu millet acından ölsün diye bir durumumuz da yok." ifadelerini kullandı.

EN ÇOK HANGİ ŞİKAYETLE KARŞILAŞIYOR?
En çok geçim darlığı, ekonomi, gençler açısından işsizlik, işsizliğe bağlı olarak umutsuzluk var. Açlığa kadar giden talepler var. Özellikle okul okuyan çocuklarımızda pandemiden dolayı EBA'dan, uzaktan eğitimden, özellikle ilkokul çocuklarımızda tablet ihtiyacı çok yüksek. Yüksekova'daki gençle, Eskişehir'deki genç aynı dertle dertleniyor. Doğu, batı, büyük, küçük şehir farkı kalmamış. Hakkari merkezde esnaf gezerken gençten bir arkadaşın dükkanına girdik. Beyaz eşya bayisi. 'Beş kuşak bu işi yapıyoruz, artık iş yapamıyoruz, kapatmak zorundayız. Amelelik mi yapacağım, taş mı taşıyacağım' demişti. Bunun benzerini İstanbul Beşiktaş'ta da görüyorsunuz. Bunun kadınlara yansıması da var. O kadar acı bir şey ki, Gaziosmanpaşa'da genç hanım, yanında iki küçük çocuğu var. 'Evde hiçbir şey yok' dedi. Kocası müzisyenmiş. Kulağıma öyle bir şey söyledi ki, Arkadaşıma 'kenara alın' dedim. İki kız çocuğu 'anne hamburger alabilir miyiz' demiş. Kütahya'da 'et alıyor musunuz' dediğimde nasıl kızdı bana bir adam biliyor musunuz; 'ne eti abla' diye cevap verdi... Kimse farkında değil, gerçekten iş gıda bulma problemine kadar gidiyor. Kayseri'de bir kişi hala kurban eti yediklerini söyledi.

PANDEMİ EKONOMİYİ NASIL ETKİLEDİ?
Gençler açısından hayal kuramama, ekonominin problemleri vardı. Türkiye'de sistem her tıkandığında çeşitli şekillerde iktidar iş göremez haline geldiğinde mutlaka bir tarafı suçlamayı tercih etti. En son Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen, bize göre partili cumhurbaşkanı sistemi. Nihayet 2017'de buraya yönelik referandum yapıldı. 2018'de de Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Hukuk tam tersine kötüleşti, adalet kötüleşti, demokrasi tam ve kamil olmadı, tam tersine kötüleşti. Kadın cinayetlerinde artma oldu. Ekonomi uçacaktık, aşacaktık, kaçacaktık olmadı. İşsizlik arttı. Herşey daha kötüye gitti. Tek bir kişinin iki dudağının arasına sistemi verince sistem kilitleniyor. Üzerine de pandemi geldi. Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Erdoğan sistematiği var Türkiye'de. Sayın Erdoğan Cehape zihniyeti, düşman zihniyet vs. diyor. Bu kutuplaştırma tamamen iki mahallenin değerleri üzerinden kavga haline dönüşüyor. O tarafa seküler, bu tarafa muhafazakâr dersek. Bu insanların, inançları, değerleri, hayat tarzları üzerinden bir gürültü var. Şimdi bunun bir algoritması, şablonu var. Bazen onbeş günde bazen ayda bir oluyor. Sayın Erdoğan çıkıyor, cehape zihniyeti, sayın Kılıçdaroğlu ya FETÖ'cü oluyor, ya darbeci oluyor. Sayın Kılıçdaroğlu doğal olarak ona cevap veriyor. Gazeteciler bana soruyor, siz ne diyorsunuz? Ağzımı zor tuttum, 'elinin körünü, sanane, bana ne' diyecektim demedim.

"BİZ İKTİDARA KÜFÜR ETTİRMİYORUZ"
Sanayici üretir, bunu satacak birine ihtiyaç var. Bu da esnaf. Esnaf en fazla istihdamı oluşturan sektördür, destek grubudur. Bir dükkana giriyorum ben genellikle arkadaşlar selamünaleyküm diyor, ben 'merhaba, nasılsınız' diyorum. 'Ben iktidar partisini yermeye, kendi partimi övmeye gelmedim. Derdiniz nedir, önerilerinizi bu haftaki grup konuşmama koyacağım' diyorum. Bu çok tuttu. Sesinin duyulmasını isteyen insanlar benden bunu bekliyor. Pandemi geldi devreye, kapanmalar oldu vs. derken. O dönemde mecburen gidemedim. Bu sefer milletin kürsüsü diye bizimle ilgisi olmayan, stk'ların önerdiği insanların sözcülerini Meclis kürsüsünden duyarmak üzere yöntem başlattık. Oraya çıkan ne kadın, ne erkek, ne genç, ne yaşlı, bir Allah'ın kulu ne Erdoğan'a ne partisine bir incitici söz söylemedi. 'Sayın Cumhurbaşkanım ne olur sesimizi duy' dediler. Biz orada iktidara küfür ettirmiyoruz. Sayın Erdoğan'ın başında bulunduğu iktidar partisi gitsin diye bu millet acından ölsün, nefessiz kalsın diye bir durumumuz da yok. Biz bu gerilimi düşürmek, gerçek dertleri gündemimizde tutmak, kısaca milletimizin bize verdiği görevi olan halkın avukatı görevini yerine getirmek. Makulun yanındayız.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner19

banner126

banner25

banner26

banner104

banner34

banner17

banner22

banner18

banner20

banner102

banner30