9 ayda üç üniversitede dehşet yaşandı

Türkiye, son 9 ayda üç üniversitede dehşet yaşandı. Eskişehir'de araştırma görevlisi Volkan Bayar, fakültenin içinde 4 akademisyeni katletti. Ankara'da 2 Ocak'ta Ceren Damar Şenel, kopyadan işlem yaptığı öğrencisi Hasan İsmail Hikmet'in kurşunlarının hedefi oldu. Son olarak da dün Konya'da Y.D., S.K. isimli öğrenciyle konuşmak için fakültenin kapısına pompalı tüfekle dayandı. HABERTÜRK, pompalı tüfek ve silahla üniversiteye ve liselere nasıl bu kadar kolay girildiğini uzmanlarına sordu. Üniversitelerde olası saldırıları önlemek için 'duyarlı kapı', eğitimli özel güvenlik, cezai yaptırımların artırılması ve kurumların güvenlik olgusunu ciddiye alması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı

9 ayda üç üniversitede dehşet yaşandı
banner127

Sadece dokuz ay önceydi... Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde, 5 Nisan 2018'de, araştırma görevlisi olan Volkan Bayar, fakültenin 3. katında Dekan Yardımcısı Mikail Yalçın, Fakülte Sekreteri Fatih Özmutlu, araştırma görevlisi Yasir Armağan ile öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Serdar Çaylak'ı silahla öldürdü, 3 kişiyi yaraladı. Bayar hakkında, akademisyenlere sözlü ve fiili hakaret nedeniyle daha önce idari soruşturma açıldığı belirtildi.

TARİH: 2 OCAK, YER: ANKARA

Yeni yılın ikinci günüydü... Ankara'da Çankaya Üniversite Hukuk Fakültesi'nde araştırma görevlisi olan Ceren Damar Şenel'in odası, kopye çekerken yakalayıp idari işlem yaptığı öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından basıldı. Genç akademisyen öğrencisi tarafından darp edilip, silahla öldürüldü.

POMPALIYLA FAKÜLTEYE GELDİ

Son olayın adresi ise Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin önü oldu. 25 yaşındaki Y.D., arkadaşlık teklifini kabul etmeyen aynı fakültenin 4'üncü sınıf öğrencisi S.K. ile "konuşmak" için pompalıyla okuluna gitti. Tüfeği boğazına dayayan ve S.K ile görüşmek istediğini söyleyen Y.D., polisin bir saat süren ikna çalışmasının ardından tüfeğiyle birlikte teslim oldu.

SALDIRIYA DAVETİYE ÇIKARIYOR

Her üç olayın ortaya koyduğu acı gerçek ise üniversitelerimize silah ya da pompalı tüfeğin rahatlıkla girmesi oldu. HABERTÜRK, olası bir katliama davetiye çıkarabilecek bu durumu uzmanlarıyla mercek altına aldı ve okullara bir silahın nasıl bu kadar kolay girebildiği sorusuna yanıt aradı.

"DUYARLI KAPILAR OLMALI"

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş, üniversitelerde silaha karşı önlem alınmasına ilişkin şunları ifade etti: "Üniversite ve resmi kurumlarda önlem mahiyetinde yapılması gereken ilk şey 'duyarlı kapılar' hayata geçirilmelidir. Havalimanlarına, AVM'lere, adliye ya da cezaevine girerken nasıl üzerinde silah olan biri kapıdan geçemiyorsa on binlerce öğrencinin okuduğu üniversitelerde duyarlı kapı önlemi düşünülmelidir. Bugün maliyeti fazla olduğu için bu kapılar yerine kampusün 10 kapısına güvenlik personeli dikilmektedir.

"ASIL SORUN SİLAHLANMADIR"

Ancak asıl sorun, yurt genelindeki silahlanmadır. Türkiye'de silahlanma ciddi boyuta ulaştı. Çankaya Üniversitesi'ndeki olayda emekli kamu personelinin silahı kullanıldı. Biz, Umut Vakfı olarak ciddi yaşam riski olmayan kamu personelinin, emekli olduktan sonra silahını kesinlikle teslim etmesini istiyoruz. Emekli kamu görevlisi silahının ruhsatını yenilemek için ödeme yapmamaktadır. Adam, 80 yaşına geliyor, bunuyor ve kıskandığı eşini silahla öldürüyor. Böyle onlarca örnek var.  

"POMPALI SATIŞININ CEZASI 500 TL"

İnternetten yapılan pompalı silah satışı kesinlikle denetlenemiyor. Pompalının internetten satışına İçişleri Bakanlığı'nın kesinlikle önlem alması gerekir. Devlet, yaşam hakkını garanti altına almalıdır. Son olarak İçişleri Bakanlığı, maganda kurşunuyla ölümleri durdurmak için, düğünlerde silah atılmasıyla ilgili bir genelge yayınladı ve 'silah atanın düğününü o an dağıtırım' dedi. Bu kesinlikle çok işe yaradı ancak cezai yaptırımların daha da artırılması gerekiyor. 500 TL'lik idari para cezası ile önlem alınamaz. Özel güvenlik görevlilerinin de ciddi eğitimlerden geçmesi gerekiyor. Hem az bir para alıyorlar hem de yaptıkları işi birçoğu geçici iş gibi görüyor."

"GÜVENLİĞİ ÖN PLANDA TUTMUYORUZ"

DeltaVip Özel Güvenlik Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Özcan, şu değerlendirmede bulundu: "Temel sorun güvenliğimizi toplum olarak ön planda tutmuyoruz. Bir deprem yaşadığımızda bunu konuşuyoruz ama geçince unutuyoruz. Üniversite ve kurumlarda da güvenlik konusu ihtiyaç olduğunda ortaya çıkıyor. Hiçbir zaman yüzde 100 koruma yoktur ancak bilinç ve dikkat ile bu oranı yukarıda tutarsınız. X-ray ve dedektör belirli bir koruma sağlar.

"KAPIYA KOYACAK ADAM MI GÜVENLİK Mİ?"

Ben, bizden güvenlik hizmeti isteyen bir holdinge, belimde silah ile X-ray ile girdim. Kendileriyle yaptığım görüşmede de belimdeki silahla holding yöneticisinin karşısına kadar geldiğimi söyleyip, 'Siz kapıya koyacak adam mı, güvenlik mi istiyorsunuz' diye sordum. Eğer bir kurum en düşük maaşı verelim, vasıflı-vasıfsız olsun fark etmez diye bakarsa o kurum ya da üniversitede güvenlik önleminin alındığını söyleyemezsiniz. 

"100-120 SAATLİK EĞİTİMLE BİTMİYOR"

Silahsız bir özel güvenlikçiye 16 günde 100 saat, silahlı bir güvenliğe ise 120 saat eğitim veriliyor. Sabıka kaydı olmayan, 18 yaşını doldurmuş ve kanunlarda belirtilen vasıflara sahip herkes güvenlik personeli olabiliyor. Bu çok kolay bir şey. Sektörde gerçekten işini çok iyi yapan şirketler var ancak tamamının gerektiği şekilde hizmet içi eğitim, senaryo ve tatbikatlar yaptığını da söylemek doğru olmaz. Bakın en önemli tespit; güvenliğin ciddiyeti, yönetimin otoritesine bağlıdır. Hizmet verdiğiniz kurumun bakış açısı ne kadar ciddiyse siz de o kadar ciddi olarak bu işe yaparsınız."

"ÖĞRENCİ KAPIDA KONTROL EDİLMİYOR"

Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatrist Dr. Ahmet Akcan ise üniversitelerin çok kalabalık ve her türden insana açık olduğuna dikkat çekerek şunları ifade etti: "Özellikle vakıf üniversitelerinde öğrencilerin kabul görmüş bir tembelliği var ve öfkesinin en uç noktasında da Ankara'da yaşadığımız gibi silaha sarılabiliyor. Üniversitelerimizin çoğunda, günvenlik anlamında X-ray cihazı bulunmuyor. Kapıdan girişte öğrencinin üzerinde kesici bir alet, bıçak ya da silah var mı diye kontrol edilmiyor. Bu aşamada işte risk almamak gerekiyor.

"POMPALI TÜFEK, SİLAH KAPSAMINA ALINMALI"

Gençlerde, psikopatik davranışın arttığını da belirtmek gerekiyor. Her şeyden önce artık pompalı tüfeğin, silah kapsamına alınması gerekiyor. Cezai yaptırımları ise artırmalıyız. Pompalı tehdidinde satıcıdan, kargo şirketi ve alıcıya kadar herkese ceza yaptırımı uygulanmalı. Şu an internetten nüfus bilgilerini vererek 500-600 liraya pompalı tüfek alınabiliyor. Bunun önlenmesi gerekiyor.

"YASA KOYUCULARA GÖREV DÜŞÜYOR"

Türkiye'de şu an 20 milyon silah bulunuyor. Bu çok büyük bir rakam ve herkes için tehdit. Silah almak için bekleme süresinin de uzatılması gerekiyor. Bu silahların mutlaka denetime tabii tutulması alınabilecek bir önlem. Silah alımında eş rızası sorulmalı. Yasa koyucuların, vatandaşın silaha ulaşmasını zorlaştırması da alınacak tedbirler arasında.

"GÜVENLİKÇİYE NE DERSENİZ ONU YAPAR"

Özel Güvenlik Teşkilatı Mensupları Derneği Başkanı Cengiz Kıvılcım şu değerlendirmede bulundu: "Şunu unutmamak gerekir ki özel güvenlikçi, kendisine verilen talimatları uygular. Siz eğer, 'Kapıdan giren herkesi kontrol edin' derseniz; güvenlik personeli bunu yapar. Yine güvenlik hizmeti kurumların bu konuya ayırdıkları bütçeyle de ilgilidir. Büyük kurumların güvenlik önlemi, genel giderlerle kıyaslandığında devede kulak kalsa da üniversiteler güvenliğine ne kadar önem veriyor bu soruyu da sormak gerekir.

"350 BİN GÜVENLİK PERSONELİ VAR"

Büyük kurumların olası bir saldırıya karşı elektronik güvenlik sistemlerine ağırlık vermelidir. Bununla birlikte yurt genelinde 350 bin güvenlik personeli bulunuyor. 120 saatlik eğitimle bir güvenlik personeli eline silah alıyor ancak 5 yılda bir 60 saatlik yenileme eğitimi var. Birçok güvenlik şirketi bu eğitimi gözardı ediyor. Özel güvenlik şirketleri rutin eğitim, tatbikat ve senaryolarını her yıl mutlaka hayata geçirmelidir.

AMERİKA'DAKİ OKULLARDA ŞİDDET BİTMİYOR! TEKSAS KATLİAMI: 10 ÖLÜ!

Bireysel silahlanmanın çok yüksek olduğu ABD'de, geçen yıl mayıs ayında, Teksas Eyaleti'ne bağlı Santa Fe kentindeki lisede 17 yaşındaki Dimitrios Pagourtzis, sanat dersinin görüldüğü sınıfa girip elindeki otomatik silahlarla sınıfı taradı. Saldırıda 9'u öğrenci ve 1'i öğretmen olmak üzere 10 kişi ölürken, saldırganın kullandığı iki silahın da babası tarafından yasal yolla elde edilmesi ABD'deki silahlanmanın boyutunu gözler önüne serdi.

FLORIDA DEHŞETİ: 17 ÖLÜ!

ABD'nin Florida Eyaleti'ne bağlı Parkland'daki Marjory Stoneman Douglas Lisesi'nde geçen yıl 12 Şubat'ta, okulun eski öğrencisi olan 19 yaşındaki Nicolas Cruz, sabah saatlerinde okula otomatik silahlarla daldı. Okuldaki öğrencilerin tatbikat sandığı katliamda Cruz, 17 kişiyi öldürdü. Saldırıda 50 kişi de yaralandı. Okuldaki matematik öğretmeni Jim Gard, Cruz'un bir kız öğrenciye takıntılı bir şekilde aşık olduğunu ve onu takip ettiğini söyledi.

EYALETTE SİLAH SATIŞINA KISITLAMA GETİRİLDİ

ABD'de bireysel silahlı saldırı tarihine geçen kanlı olayın ardından, silah satın alma yaşını 18'den 21'e çıkaran, silah satışına bekleme süresi getiren, bazı okul çalışanlarının ve çok sayıda öğretmenin güvenlik eğitimi alması ve okul bölgesinin programa katılmasını kabul etmesi halinde silah taşımasına izin veren tasarı, Florida Meclisi'nde 50'ye karşı 67 oyla kabul edilmişti. 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner19

banner101

banner25

banner26

banner104

banner34

banner17

banner22

banner18

banner20

banner102

banner30